Birleşik Krallık, yapay zekâ alanında yeni bir dönemi başlattı. Hükümet, inovasyonu hızlandıracak ve girişimcileri destekleyecek AI düzenleme çerçevesini duyurdu. Bu plan, teknoloji şirketlerine test süreçlerinde daha fazla özgürlük sağlıyor.
Yeni model, “sandbox” olarak adlandırılan test bölgelerine dayanıyor. Bu bölgelerde şirketler, AI sistemlerini gerçek koşullarda deneyebiliyor. Ayrıca düzenleyiciler, belirlenen güvenlik ve etik sınırlar içinde firmalara geçici esneklik tanıyor. Böylece inovasyon hızı artıyor.
Hükümet, bu modelle ekonomik büyümeyi ve uluslararası rekabet gücünü artırmayı amaçlıyor. Yapay zekâ kullanan işletmelerin oranı şu anda yüzde 21 civarında. Yeni düzenlemeyle bu oranı kısa sürede yükseltmeyi hedefliyor.
Ekonomik veriler bu hedefi destekliyor. OECD, AI’nin Birleşik Krallık ekonomisine yılda 140 milyar sterlin katkı sağlayabileceğini öngörüyor. Bu rakam, AI’nin ülke üretkenliğini ciddi biçimde artırabileceğini gösteriyor.
İngiltere’nin bu stratejisi, Avrupa Birliği’nin katı düzenlemelerinden ayrılıyor. Londra yönetimi, yeniliğe alan açarken riskleri kontrollü biçimde yönetmek istiyor. Bu yaklaşım, özellikle startup’lar için cazip bir ortam yaratıyor.
Yapay zekâ sadece teknoloji değil, aynı zamanda kamu hizmetlerinde dönüşüm aracı haline geliyor. Hükümet, sağlık sisteminde randevu süreçlerini hızlandırmak ve eğitimde kişiselleştirilmiş öğrenme modelleri kurmak için AI’yi devreye almayı planlıyor.
Türkiye açısından da bu model dikkat çekici. Çünkü benzer “sandbox” test alanları, yerli girişimcilere uluslararası pazarlara açılma fırsatı sunabilir. Ayrıca regülasyonların inovasyonu engellemeden rehberlik etmesi gerektiğini hatırlatıyor.
Sonuç olarak, İngiltere’nin AI düzenleme yaklaşımı, inovasyonun önünü açarken etik ve güvenlik dengesini koruyor. Bu adım, küresel teknoloji rekabetinde ülkenin konumunu güçlendiriyor.
 
			 
					





